5 MİLYON FRANSIZ YANILIYOR OLAMAZ
Bu yazın
diyet kitabı da bu… Bizim Montignac diyeti gibi,
bunu yazan da bir Fransız. Deniyor ki Jennifer Lopez ve Gisele Bundchen doğum
kilolarını bu diyet sayesinde vermişler. Her diyet kitabını o ya da bu şekilde
mutlaka okuyan biri olan ben, artık diyet kitabı okumamaya kesin kararlı
olduğum için kitabı almadım. Elim gitmedi değil, ama dayandım. Yine de biraz
araştırma yapmadan da duramadım, huyum kurusun:)
Dukan
diyeti, başlıca 4 adımdan oluşuyor. Birinci aşama “attack“. Yani
bir anlamda saldırı. Bu aşamada, karbonhidrat alınmazken yüksek protein
alınıyor. Atkins ve South Beach diyetlerinden de daha katı kuralları var. Doktor
Dukan, toplamda 72 tane yüksek proteinli besin listelemiş, yiyeceğiniz şeyleri
onlar arasından seçebiliyorsunuz. Seçtiğiniz proteinlerde yağ oranının %10′u
geçmemesi gerekiyor; mesela tavuğun derisi veya yağlı biftek olmaz. Ama
yumurta, yağsız hindi, tavuk veya her türlü balık serbest. Tabii bol bol da su
içmeniz şart. Kolestrolü veya başka hastalıkları olanlar, aman dikkat! Bu
aşama bir hafta sürüyor.
İkinci
aşama ise “weight loss“, yani
kilo verme adımı. Bu adımda diyete, yüksek protein yanında, arada bir sebze de
ekleniyor. Ama her gün değil. Dukan, yiyebileceğiniz 28 tane sebzeyi de
listelemiş. Aralarında ıspanak, turp, domates, kabak, havuç ve patlıcan da var.
Ama çok nişastalı sebzeler yok: Mesela patates, avokado, mısır, veya mercimek
ve fasulye çeşitleri.
Bir
sonraki adım “stabilization“, yani
dengeleme adımı. Bu adımda karbonhidratlar diyeti yeniden ekleniyor, ama tabii
ki belli sınırlar dahilinde. Mesela günde bir meyve, haftada 1-2 bol
nişastalı bir besin, günde 2 dilime kadar esmer ekmek veya bir dilim
peynir. Ve daha yağlı etleri de ekleyebiliyorsunuz, mesela kaz. (Kazsız
nasıl diyet yapacağım diyordum ben de:) Ayrıca, hafta boyunca iki ayrı öğünde
istediğinizi yiyebiliyorsunuz. Ama bu öğünler arasında en az bir gün olması
gerekiyor.
Son adım
ise “cruising“, yani
yolculuk adımı. Artık karbonhidratlara geri dönebiliyorsunuz; daha doğrusu
istediğinizi yemeye. Ancak haftada bir gün, mesela her Perşembe, sıfır
karbonhidrat-bol proteinli bir gün geçiriyorsunuz. Yani attack adımındaki gibi.
Eskiden,
ben lisedeyken, meşhur bir diyet vardı. Bir gün sadece haşlanmış patates, bir gün sadece haşlanmış
sebze, bir gün sadece meyve, bir gün sadece süt ürünü, bir gün de sadece et
yeniliyordu. 5 günde 5 kilo vermeyi garanti eden bir yöntemdi. Benim yaptığım ilk diyetti bu.
2. günün sonunda ölecek gibi olduysam da, sonuna kadar getirmiştim. 5 günde 4
kilo vermiştim ve uzun süre almamıştım. Sanırım metabolizmamı bozmaya
başladığım ilk günlerdi onlar:) Bu diyeti okuyunca, bir anda o günler aklıma
geldi. Şimdi kesinlikle yapamam böyle birşey; o zaman gençtik demek üstesinden
gelebildik. (Dersaneye giderken, öğlen 1.5 pide, akşamüstü kaşarlı domatesli
gözleme, akşam da biraz birşeyler yiyerek yine kilo verirdim ben; kesinlikle
birşeyler değişmiş:)
Ama o
zamanlarla ilgili başka saptamalarım da var:
Mesela
üstüne yoğurt koyduğum haşlanmış karnıbahar en sevdiğim yemeklerden biriydi,
her gün hemen hemen yerdim ben. Şimdi yiyemiyorum. Keza, haşlanmış kabağı da
bayılarak olmasa da, yiyebiliyorduk. Şu an boğazımdan geçmiyor. Bu kadar
değişmiş olamam; bence sebzelerin veya yoğurdun bile lezzeti değişti. Hele
karnıbahar konusunda çok iddialıyım!
Bir de bu
diyet bana, yabancı bir dergide okuduğum bir makaleyi hatırlattı. Orada da bir
doktor, haftada bir gün diyetle, senede 24 kilo zayıflanabileceğini iddia
ediyordu. (12 kilo da olabilir.) 6 gün normal besleniyorsunuz, kendi
normaliniz; yani kilo almadığınız bir beslenme düzeni. Ama bir gün, sıkı bir
protein diyeti yapıyorsunuz. Ertesi gün yine normal yemenize devam ediyorsunuz.
Böylece her hafta 0.5 (1) kilo kadar kaybede kaybede, bir senede 12 (24) kilo
veriyorsunuz. Benim bayağı aklıma yatmıştı bu yöntem. Ama tabii uygulamadım
(Neme lazım, 12 kilo veriveririm falan:). Ama şuna inancım kesin: Her ay 1 kilo verilirse, 1 senede 12 kilo verilmiş oluyor. Bir sene debelenip de kilo
verememek veya almak yerine; debelenmeden, çaktırmadan kilo kaybetmek en güzeli
olsa gerek. Bu da zaten Mehmet Öz’ün sürekli söylediği şeylere benziyor. Günde
1 dilim ekmeği kesin, bir senede 5 kilo verin deyip duruyor ya!